Ekmek sepetinde foccacia, bildiğimiz beyaz ekmek, üzümlü ekmek ve koyu renk bir ekmek daha vardı. Foccacia dışındaki tüm ekmekler çok ince kesilmiş ve hafif kurumuşlardı. Bir tek foccacia lezzetliydi, zeytinyağı kokuyordu.
Biz 3 kişi makarna söyledik. Birincisi içinde balkabağı ve adaçayı olan ravioliydi. Fazla suluydu, bu sebeple de içindeki malzemelerin tadı doğru düzgün gelmiyordu, daha çok peynir suyu ile haşlanmış hamur parçaları gibiydi. Yiyen arkadaşım da ben de beğenmedik.
2. makarna ise domates soslu, dana bacon parçalı rigatoni idi. Bence üç makarna arasında en lezzetli olan oydu. Domates sosu güzeldi, bacon parçaları bolcaydı, daha çok sulu bir yemek gibi olmakla beraber güzeldi.
Ben ise, beyaz şarap soslu, kum midyeli hafif acılı spaghettiyi seçtim. Makarna al dente kıvamında çok güzel pişmişti. İçindeki zeytinyağı, şarap tatları gayet güzel alınabiliyordu. Ancak maalesef kum midyeleri isminin hakkını tam anlamıyla veriyordu! Neredeyse hiç temizlenmemişlerdi ve her lokmada çıtır çıtır kum yedim.
Pizzaları nasıl bilmiyorum, ama tam çıkarken mantarlarının ünlü olduğunu öğredim. Pek sanmıyorum ama, olur da bir daha buraya gelirsem mantarlarına bir şans vereceğim.
Artık İstanbul'da o kadar kaliteli İtalyan restoranları var ki, gerçekten fark yaratabilmek için bence baya bir yol katetmeleri gerekiyor. Fiyatlar fena değil, makarnalar 20-25 TL arası, bir de girişte zeytinyağı, ev yapımı makarna, çeşitli soslar satılıyor.
ravioli yiyen arkadaşım sensin!
YanıtlaSilhayır sensinnn :)
Sil